BRINGING TO LIGHT WHAT IS BETWEEN THE LINES: SOME PAGES OF HISTORY IN A LITERARY TEXT


TUNA D.

RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, vol.0, no.8, pp.50-85, 2017 (Peer-Reviewed Journal) identifier

  • Publication Type: Article / Article
  • Volume: 0 Issue: 8
  • Publication Date: 2017
  • Journal Name: RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi
  • Journal Indexes: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Page Numbers: pp.50-85
  • İstanbul Yeni Yüzyıl University Affiliated: Yes

Abstract

As George Orwell states in his preface to the Ukranian edition of Animal Farm (1947), the Civil War broke out in Spain right after he got married in 1936. Orwell and his wife decided to go to Spain and fight for the Spanish Government. However, there were internal struggles between the various political parties supporting the Government but foreigners were unaware of this during the early stages of the war. Orwell joined not the International Brigade like the majority of foreigners but the POUM militia--the Spanish Trotskyists. In the middle of 1937, the Communists gained control and began hunting down the Trotskyists; and Orwell and his wife found themselves among the victims. Nevertheless, fortunately, they managed to get out of Spain alive, without getting arrested once. Many of their friends were shot and some disappeared or were imprisoned. The man-hunts in Spain went on parallel to the great purges in the Union of Soviet Socialist Republics (USSR). Through these experiences, Orwell learned how easily totalitarian propaganda could control the opinions of rational people in democratic countries. As a consequence, according to Orwell, people in Western Europe should consider it highly important to see the Soviet régime for what it really was. Since 1930, Orwell had seen little evidence of the USSR progressing toward anything that can be truly called socialism. On the contrary, it was transformed into a hierarchical society, wherein the rulers had no more reason to give up their power than any other ruling class. On returning from Spain, Orwell decided to expose the Soviet myth in a story that could be easily understood by almost everyone and could be easily translated into other languages; this is how Animal Farm was formed. This book earned worldwide fame and has been analyzed umpteen times. Several studies have clarified the allusions and implications that shaped it in terms of its connection with the Russian Revolution of 1917 and the events that followed. However, it is not easy to consume such a prosperous work even with multiple readings between the lines. In this study, the rather conventional readings of the book as a satire will not be repeated; instead, other intertextual elements will be the focus. As for the Turkish and French translations of the book, the transition and presentation of the book in the target cultures is discussed through some examples, with an emphasis on the transmission of different ideologies through translation.
George Orwell, Animal Farm başlıklı yapıtının Ukraynaca baskısına yazdığı önsözde (1947), 1936 yılında evlendiğinden ve hemen hemen aynı hafta İspanya'da iç savaş patlak verince eşi ile birlikte İspanya'ya gidip, İspanyol hükümeti için savaşmaya karar verdiklerinden söz eder. Savaşın ilk zamanlarında yabancılar genelde hükümeti destekleyen farklı tarafların iç çatışmalarından haberdar değildir. Orwell eşiyle birlikte bir dizi tesadüf sonucunda, yabancıların birçoğunun aksine Uluslararası Tugaylara değil, POUM milislerine, yani İspanyol Troçkicilere katılır. 1937'nin ortalarına doğru komünistler kontrolü ele alıp Troçkicilerin izini sürmeye başlayınca, kendilerini kurbanların arasında bulurlar ancak İspanya'dan tutuklanmadan ve canlı olarak çıkmayı başarırlar. Ne var ki, arkadaşlarının çoğu vurulur, diğerleri uzun yıllar hapishanelerde yatar ya da kendilerinden bir daha haber alınamaz. İspanya'daki insan avı S.S.C.B.'deki büyük tasfiyelerle eş zamanlı olarak, bir şekilde onların tamamlayıcısı gibi devam eder. Orwell için değerli bir ibret olur: Totaliter propagandanın, demokratik ülkelerde aydın insanların düşüncelerini ne kadar kolaylıkla kontrol altına alabildiğini anlar. Orwell için, Batı Avrupa'daki insanların Sovyet rejimini olduğu gibi görmeleri her şeyden önemlidir. 1930'dan beri S.S.C.B.'de gelinen noktanın sosyalizmle pek ilgisi yoktur. Aksine, yönetimin, diğer yönetici sınıflar gibi, sahip olduğu güçten vazgeçmek için hiçbir nedeninin kalmadığı hiyerarşik bir topluma dönüşmüştür. İspanya'dan dönüşünde, Sovyet efsanesinin maskesini herkes tarafından kolayca anlaşılacak ve diğer dillere kolayca çevrilecek bir öyküyle indirmeyi düşünür ve Animal Farm bu düşüncelerle kurgulanır. Dünya çapında çok büyük bir başarı kazanan bu kitap, hiç kuşkusuz defalarca çözümlenmiş, hangi karakterler ve olayların temel olarak kimi ya da neyi anıştırdığı açıklığa kavuşturulmuştur. Ancak böylesine zengin bir yapıtı farklı zamanlarda satır araları ile birlikte yapılan çoğul okumalarla bile tüketebilmek olanaklı değildir. Bu çalışmada, Animal Farm'ın yergi olarak okunmasına ilişkin olarak daha önce ortaya koyulmuş bilinen çözümlemelere yeniden değinilmemekte, bunun yerine ayrıntılarda gizli olan farklı metinlerarası öğeler ele alınmaktadır. Metnin çevirileriyle ilgili olarak da, farklı ideolojilerin çeviriler yoluyla yansıtılması noktasında, metnin erek kültürlere taşınması ve sunumuna ilişkin çeşitli örneklerden söz edilmektedir.