Pandemi Yönetişiminde Medyanın İtici Gücü: “Dördüncü Kuvvet” Ne Yaptı?


Creative Commons License

ÖZKEÇECİ Z., OĞUZ C.

OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, cilt.18, sa.43, ss.7329-7347, 2021 (Hakemli Dergi) identifier

Özet

Dünya, Mart 2020'den bu yana Dünya Sağlık Örgütü'nün ilan ettiği Covid-19 adlı küresel bir salgının gölgesi altında yaşamaktadır. Batı modeline dayalı demokratik ülkelerden, Asya’daki veya Ortadoğu’daki dikta rejimlerine kadar tüm toplumlarda olağanüstü durum ilan edilmiş, dünya, teknoloji çağında bir virüsün belirlediği kurallara göre kendini dizayn etmeye başlamıştır. Eğitimden sağlığa, iş yaşamından sosyal hareketliliğe, hatta alışveriş alışkanlıklarına kadar insanların tüm refleksleri Covid-19’un seyrine göre şekillenmiştir. Hükümetler, belki de ilk kez bu salgının alt edilmesi için meslek kuruluşları ve sivil toplum kuruluşları ile yakın işbirliğine girmiş, bu süreç “yönetişim” olgusunu gündeme getirmiştir. Tam da bu süreçte, gerek klasik medya gerekse sosyal medya salgının önlenmesinden, hükümetlerin tutumuna ve reflekslerine kadar tüm olumlu ve olumsuz gelişmeleri halka aktarmaya çalışmıştır. Medya, doğası gereği eleştirel bir perspektif çizdiği için, yönetişim sürecinde “eğreti” gibi dursa da, belirsizliklerin giderilmesinde hükümetler açısından bir pusula işlevi görmüştür. Bu çalışmada, Covid-19’un Türkiye’de izlediği seyir ve hükümetin buna karşı geliştirdiği yönetişim mekanizmaları ile medyanın bu süreçteki rolü söylem analizi yoluyla irdelenmiş, aşılama sürecine kadar olan dönem medyanın etkinliği açısından mercek altına alınmaya çalışılmıştır.
Since March 2020, the world has been living under the shadow of a global epidemic called Covid-19 declared by the World Health Organization. A state of emergency has been declared in all societies, from democratic countries based on the Western model to dictatorial regimes in Asia or the Middle East, and the world has begun to design itself according to the rules determined by a virus in the age of technology. From education to health, from business life to social mobility and even shopping habits, all reflexes of people have been shaped by the course of Covid-19. Governments, perhaps for the first time, have cooperated closely with professional organizations and non-governmental organizations to overcome this epidemic, and this process has brought the concept of "governance" to the agenda. Just in this process, both the classical media and the social media tried to convey all the positive and negative developments to the public, from the prevention of the epidemic to the attitudes and reflexes of the governments. Although the media seems to be "provisional" in the governance process, since it draws a critical perspective by its nature, it has served as a compass for governments in eliminating ambiguities. In this study, the course of Covid-19 in Turkey, the governance mechanisms developed by the government against it and the role of the media in this process were examined through discourse analysis, and the period up to the vaccination process was tried to be scrutinized in terms of the effectiveness of the media.