Sosyal Hakların Kriminalizasyonu: Barınma Hakkının Hukuk Yoluyla Bastırılması


Karadağ Özgün N.

SOSYAL HAKLAR SEMPOZYUMU Türkiye Barolar Birliği ve Kamu Hukukçuları Platformu (KHP), Ankara, Türkiye, 24 - 25 Ekim 2025, ss.1-47, (Tam Metin Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.1-47
  • İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Bildiri Özeti

Sosyal Hakların Kriminalizasyonu: Barınma Hakkının Hukuk Yoluyla Bastırılması

Dr. Nergiz Karadağ Özgün

Barınma hakkı, sosyal devlet ilkesinin en somut ifadesi ve insan onuruna dayalı yaşamın önkoşuludur. Ancak günümüzde bu hak, yalnızca sosyal politika eksiklikleriyle açıklanamayacak ölçüde derinleşmiş bir kriz içindedir. Devletler, herkes için yeterli konuta erişim sağlama yükümlülüğünü doğrudan yerine getirmek yerine, yoksulluğu ve mekânsal eşitsizliği çoğu kez güvenlik ve kamu düzeni politikaları aracılığıyla yönetmektedir. Bu süreçte barınma ihtiyacına yönelik talepler, ceza ve idare hukuku araçlarıyla disipline edilmekte; hak talebi “tehdit”, yoksulluk ise “suç” olarak yeniden tanımlanmaktadır.

Bu çalışma, barınma hakkının hukuk eliyle bastırılmasını “sosyal hakların kriminalizasyonu” bağlamında ele almakta ve Loïc Wacquant’ın “yoksulluğun suçlaştırılması” yaklaşımı ile Don Mitchell’in “kamusal alanın mülksüzleştirilmesi” kavramlarından yararlanarak kuramsal bir açıklama çerçevesi kurmaktadır. Çalışmada, ceza ve idare hukuku düzenlemeleri üzerinden yürütülen dışlama pratikleri; zabıta müdahaleleri, zorla tahliyeler, geçici barınma alanlarının statüsüzlüğü ve kentsel dönüşüm süreçlerinde uygulanan mekânsal tasfiyeler üzerinden incelenmektedir.

Hukuki ve normatif düzeyde bu bastırma biçimleri, AİHM’in ve ilgili Kommitelerin içtihatları ışığında değerlendirilmiştir. Bu kararlar, devletin yalnızca evsiz bırakmama değil, aynı zamanda insan onuruna uygun yaşam koşullarını sağlama yönünde pozitif yükümlülüklere sahip olduğunu ortaya koymaktadır.

Çalışmanın temel tezi, barınma hakkının ihmal edilen bir sosyal hak olmaktan çok, hukuk yoluyla bastırılan bir hak haline geldiğidir. Hukuk, hakların güvencesi olmaktan çıkarak dışlamanın, mekânsal denetimin ve güvencesizliğin kurumsal aracına dönüşmektedir. Bu bağlamda çalışma, barınma hakkının yalnızca sosyal politika meselesi değil, aynı zamanda çağdaş devletin yoksulluğu yönetme biçiminin aynası olduğunu savunmaktadır.