Other, pp.50-51, 2023
el alanların temel üretim el alanların temel üretim el alanların temel üretim
Kentsel alanların temel
üretim kaynağı öznesinin varlığıdır (Lefebvre, 2014). Öznelerini, içerisinde bulunulan şartların fiziksel, sosyal ya da ekonomik değişimlerine ayak uyduramayarak ya da söz sahibi kentsel aktörlerin rolleri üzerinden kaybeden mekânlar; hızlı bir dönüşüm içerisine girerek tükenmekte ve üretimden yoksun kalarak bir çöküş dönemine sürüklenmektedir. Öznesiz kalan/terk edilen bu mekânlar; sosyal, fiziksel, ekonomik, psikolojik veya
politik yaşam alanlarının bir
aradalığından ve dengeli dağılımdan
beslenen mekânsal organizasyon ağlarını
da zaman içerisinde yitirerek yok
olmaktadır. David Harvey, “Umut
Mekânları” kitabında, ayaklarıyla oy
kullanarak kentsel yaşama mekânlarına
dair ihtiyaç veya arzularını başka
yerlerde karşılamak üzere göç eden
özneyle birlikte kentlerin de mevcut
anlamlarını yitirerek yok olduğunu
söylemektedir (Harvey, 2015). Bu terk
bazen içerisinde bulunulan çevrenin
fiziksel, sosyal ya da ekonomik
şartlarına dayanan bir toplumsal tercihi
simgelerken bazen de politik veya
ideolojik etkenlere bağlı olarak zorunlu
gerçekleştirilen bir eylemdir.
Ayaklarıyla oy veren kent öznesinin bu
eylemi, aynı zamanda, terkedilen kentsel
mekânların muhtemel ölümü ile
sonuçlanacak bir süreci başlatan ilk
adımdır.
kaynağı öznesinin varlığıdır (Lefebvre, 2014). Öznelerini, içerisinde bulunulan şartların fiziksel, sosyal ya da ekonomik değişimlerine ayak uyduramayarak ya da söz sahibi kentsel aktörlerin rolleri üzerinden kaybeden mekânlar; hızlı bir dönüşüm içerisine girerek tükenmekte ve üretimden yoksun kalarak bir çöküş dönemine sürüklenmektedir. Öznesiz kalan/terk edilen bu mekânlar; sosyal, fiziksel, ekonomik, psikolojik veya politik yaşam alanlarının bir aradalığından ve dengeli dağılımdan beslenen mekânsal organizasyon ağlarını da zaman içerisinde yitirerek yok olmaktadır. David Harvey, “Umut Mekânları” kitabında, ayaklarıyla oy kullanarak kentsel yaşama mekânlarına dair ihtiyaç veya arzularını başka yerlerde karşılamak üzere göç eden özneyle birlikte kentlerin de mevcut anlamlarını yitirerek yok olduğunu söylemektedir (Harvey, 2015). Bu terk bazen içerisinde bulunulan çevrenin fiziksel, sosyal ya da ekonomik şartlarına dayanan bir toplumsal tercihi simgelerken bazen de politik veya ideolojik etkenlere bağlı olarak zorunlu gerçekleştirilen bir eylemdir. Ayaklarıyla oy veren kent öznesinin bu eylemi, aynı zamanda, terkedilen kentsel mekânların muhtemel ölümü ile sonuçlanacak bir süreci başlatan ilk adımdır. kaynağı öznesinin varlığıdır (Lefebvre, 2014). Öznelerini, içerisinde bulunulan şartların fiziksel, sosyal ya da ekonomik değişimlerine ayak uyduramayarak ya da söz sahibi kentsel aktörlerin rolleri üzerinden kaybeden mekânlar; hızlı bir dönüşüm içerisine girerek tükenmekte ve üretimden yoksun kalarak bir çöküş dönemine sürüklenmektedir. Öznesiz kalan/terk edilen bu mekânlar; sosyal, fiziksel, ekonomik, psikolojik veya politik yaşam alanlarının bir aradalığından ve dengeli dağılımdan beslenen mekânsal organizasyon ağlarını da zaman içerisinde yitirerek yok olmaktadır. David Harvey, “Umut Mekânları” kitabında, ayaklarıyla oy kullanarak kentsel yaşama mekânlarına dair ihtiyaç veya arzularını başka yerlerde karşılamak üzere göç eden özneyle birlikte kentlerin de mevcut anlamlarını yitirerek yok olduğunu söylemektedir (Harvey, 2015). Bu terk bazen içerisinde bulunulan çevrenin fiziksel, sosyal ya da ekonomik şartlarına dayanan bir toplumsal tercihi simgelerken bazen de politik veya ideolojik etkenlere bağlı olarak zorunlu gerçekleştirilen bir eylemdir. Ayaklarıyla oy veren kent öznesinin bu eylemi, aynı zamanda, terkedilen kentsel mekânların muhtemel ölümü ile sonuçlanacak bir süreci başlatan ilk adımdır. kaynağı öznesinin varlığıdır (Lefebvre, 2014). Öznelerini, içerisinde bulunulan şartların fiziksel, sosyal ya da ekonomik değişimlerine ayak uyduramayarak ya da söz sahibi kentsel aktörlerin rolleri üzerinden kaybeden mekânlar; hızlı bir dönüşüm içerisine girerek tükenmekte ve üretimden yoksun kalarak bir çöküş dönemine sürüklenmektedir. Öznesiz kalan/terk edilen bu mekânlar; sosyal, fiziksel, ekonomik, psikolojik veya politik yaşam alanlarının bir aradalığından ve dengeli dağılımdan beslenen mekânsal organizasyon ağlarını da zaman içerisinde yitirerek yok olmaktadır. David Harvey, “Umut Mekânları” kitabında, ayaklarıyla oy kullanarak kentsel yaşama mekânlarına dair ihtiyaç veya arzularını başka yerlerde karşılamak üzere göç eden özneyle birlikte kentlerin de mevcut anlamlarını yitirerek yok olduğunu söylemektedir (Harvey, 2015). Bu terk bazen içerisinde bulunulan çevrenin fiziksel, sosyal ya da ekonomik şartlarına dayanan bir toplumsal tercihi simgelerken bazen de politik veya ideolojik etkenlere bağlı olarak zorunlu gerçekleştirilen bir eylemdir. Ayaklarıyla oy veren kent öznesinin bu eylemi, aynı zamanda, terkedilen kentsel mekânların muhtemel ölümü ile sonuçlanacak bir süreci başlatan ilk adımdır.