Özgür Yayınları, Gaziantep, 2025
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve ilgili yönetmeliklerde, KKD kullanımı hem işveren hem de çalışan açısından yasal bir zorunluluk olarak tanımlanmıştır. İşverenin, yapılan risk değerlendirmesi sonucunda ihtiyaç duyulan KKD’leri ücretsiz temin etmesi; bu ekipmanların CE belgeli ve ilgili standartlara uygun olmasını sağlaması gerekmektedir. Ayrıca, çalışanlara bu donanımların doğru kullanımı, bakımı ve muhafazası konularında uygulamalı eğitim verilmesi de işverenin sorumlulukları arasındadır. Çalışanlar ise kendilerine verilen donanımları amacına uygun şekilde kullanmak, korumak ve herhangi bir arıza ya da uygunsuzluğu derhal bildirmekle yükümlüdür. Bu bölümde ayrıca KKD’lerin sınıflandırması (baş, göz, kulak, solunum, el, vücut vb. koruyucular), kategorileri (Kategori I, II, III) ve ilgili yönetmeliklerde yer alan teknik tanımları ayrıntılı biçimde ele alınmıştır. Uygulamada karşılaşılan temel sorunlar arasında çalışanların davranışsal direnci, düşük kaliteli donanımların kullanımı, eğitim eksiklikleri ve izlenebilirlik problemleri öne çıkmaktadır. Bu sorunlara yönelik çözüm önerileri arasında; çalışan katılımının artırılması, eğitim içeriklerinin uygulamalı hâle getirilmesi, bireysel uyumluluğa göre KKD temini yapılması ve dijital takip sistemlerinin devreye alınması yer almaktadır. Ayrıca bu bölümde, iş sağlığı ve güvenliği (İSG) kapsamında kişisel koruyucu donanımların (KKD) önemini, mevzuattaki konumunu, işveren ve çalışan sorumluluklarını ve uygulamada karşılaşılan sorunları bütüncül bir yaklaşımla ele alınmaktadır. İşyerlerinde karşılaşılan fiziksel, kimyasal, biyolojik ve ergonomik tehlikeler karşısında alınması gereken önlemler arasında KKD’ler, risk kontrol hiyerarşisinin son aşamasında yer almakta; çalışanı doğrudan koruyan son savunma hattı olarak kritik bir işlev üstlenmektedir. Bu yönüyle KKD’ler, iş kazalarının etkilerini azaltmakta ve meslek hastalıklarının önlenmesinde temel bir rol oynamaktadır. Sonuç olarak, KKD kullanımı yalnızca fiziksel bir koruma sağlamaktan öte, kurumsal iş sağlığı ve güvenliği kültürünün sürdürülebilirliğinde stratejik bir araç olarak değerlendirilmektedir. İşveren ve çalışanların sorumluluklarını yerine getirmesi, mevzuata uyumun ötesinde, insan yaşamının korunması ve güvenli çalışma ortamlarının oluşturulması açısından da vazgeçilmezdir.